TECAVÜZ VE UMUTSUZLUK YUVALARI TARİKAT YURTLARI VE BİR BAKAN YARDIMCISI…
25 Ocak 2022UNUTMAYACAĞIZ! UMUTSUZ OLMAYACAĞIZ! LAİK DEMOKRATİK CUMHURİYETİMİZİ İLELEBET YAŞATACAĞIZ!
25 Ocak 2022TÜRKİYE CUMHURİYETİ; BİR ORTA ÇAĞ DİN DEVLETİ DEĞİL, LAİK BİR HUKUK
DEVLETİDİR!
2. Maddesinde, “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet
anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNE BAĞLI, başlangıçta
belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir HUKUK DEVLETİDİR.”
diyen Anayasamız, Cumhurbaşkanı’nın görevini de, “Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı
sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder.” diye
belirliyor.(Madde 104)
Yine anayasamızın 6. Maddesine göre, hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan
almayan bir DEVLET YETKİSİ kullanamaz.
Öte yandan; ülkemizin de imzalamış olduğu ve Anayasamızın da üstünde saydığı
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesi, taraf devletlerin temel insan hak ve
özgürlüklerine koşulsuz saygı göstermek, demokratik devletin temelini oluşturan bu
vazgeçilemez, dokunulamaz, devredilemez hakları korumak zorunda olduklarını, Devletin
hiçbir organının bu haklara dokunamayacağını hükme bağlamaktadır.
Anayasaların, yasama, yürütme, yargı başta olmak üzere herkesi bağladığı da, bilinen
bir evrensel kuraldır.
Hukuk Devletleri; anayasa ve yasalarla yönetilir.
Hukuk Devletlerinde -sıfatı ve görevi ne olursa olsun- hiç kimse; kendini anayasa ve
yasaların üstünde göremez, kafasına göre kural koyamaz, hüküm oluşturamaz, ceza
kesemez.
TÜRK MİLLETİ; 1. Dünya Savaşı sonunda, tarihin ilk antiemperyalist ulusal bağımsızlık
savaşını GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK önderliğinde zafere ulaştırarak kurduğu
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ile, egemenliğini kazanmak, kadını ve erkeğiyle eşit ve özgür
yurttaş olmak ve HUKUK DEVLETİ güvencesine kavuşmak için çok acılar çekmiş, çok bedel
ödemiş, çok kan dökmüş, çok can vermiştir.
Kayıtsız şartsız Millete ait olan egemenliği, anayasanın koyduğu esaslara göre MİLLET
ADINA kullanan -Cumhurbaşkanlığı dahil- YETKİLİ ORGANLARIN hiçbiri, milletin bir kısmını
hukuk dışı ifadelerle tehdit etmemeli, aşağılamamalı, ötekileştirmemeli, hedef
göstermemelidir.
Aksini düşünmek; Hukuk Devletini tanımamak, kaynağını Anayasadan almayan Devlet
yetkisi kullanılmasını meşru görmek olur.
Dil kopartmak, elleri çapraz kesmek, insan yakmak, kelle vurmak, adam doğramak gibi
çağ dışı cezalar; ilk çağ aşiret devletlerinde, Kazıklı Voyvoda Romanya’sında, orta çağ
engizisyon Avrupa’sında, Robespierre Fransa’sında ve günümüz Taliban Afganistan’ı veya
IŞİD, PKK gibi terör yapılanmaları ya da Prens Selman Suudi Arabistan’ı yöneticilerince
konuşulabilir, hatta uygulanabilir de, ama Laik bir Hukuk Devletinde asla söze konu
edilemez, edilmemelidir.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın, bir süredir, mecliste, meydanlarda ve nihayet bir camide
milletin bir kısmına yönelik tehditkâr ifadeler kullanması, Anayasanın Devlet Başkanı
sıfatıyla kendisine verdiği görevle bağdaşmamaktadır.
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ; bir kez daha, Devletimizin tüm yetkililerini Anayasa
ve yasalara uymaya, Milli Birliğimizi korumaya, Cumhurbaşkanlığı makamının ve Türkiye
Cumhuriyeti Devleti’nin saygınlığını yüceltecek davranışlar içinde olmaya davet etmeyi
görevi saymaktadır.
Kamuoyuna saygı ile duyururuz.
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ
GENEL MERKEZİ
Basına ve Kamuoyuna-22.01.2022 (2)